Karekodlar, bilgi depolama ve paylaşma konularında daha hızlı ve etkili bir çözüm sunuyor. Özellikle dijital dünyanın hızla gelişmesiyle birlikte, karekodlar artan bir popülarite kazanıyor.
Barkodlar, özellikle ürün takibi ve envanter yönetimi gibi alanlarda yaygın olarak kullanılmış olsa da, karekodların çok daha fazla avantaj sunması nedeniyle bu teknolojiye olan ilgi artıyor.
Karekodlar, daha fazla bilgiyi daha küçük bir alanda saklama kapasitesine sahiptir ve bu da etiketlerin daha az yer kaplamasını sağlar.
Ayrıca, karekod teknolojisi, akıllı telefonlar ve diğer taşınabilir cihazlarla kolayca taranabilir, bu da kullanıcıların hızlı ve doğru bilgilere erişimini sağlar. Mağazalarda ürünlerin fiyatlarını kontrol etmek veya web sitelerine hızlıca erişmek için kullanılan bu teknoloji, tüketiciler arasında da yaygın bir şekilde benimseniyor.
İTHAL EDİLEN ÜRÜNLERİN İZLENMESİ, GS1 BARKOD HİZMETİ İLE KOLAYLAŞIYOR
Sonuç olarak, karekod teknolojisi, barkod teknolojisinin yerini almaya başlıyor ve hızla yaygınlaşıyor. Bu, bilgi depolama, ürün takibi ve daha fazla alanda kullanıcıların işlerini kolaylaştırıyor ve verimliliği artırıyor.”
Türkiye’de üretilen veya ithal edilen ticari ürünlerin iç pazarda dolaşımı ve ihracat süreçleri artık daha kolay ve verimli bir şekilde yönetiliyor. GS1 Türkiye’nin sunduğu barkod hizmeti, bu alanda büyük bir başarıya imza atıyor.
GS1 Türkiye’nin sağladığı barkod hizmeti, işletmelere ürünlerini benzersiz bir şekilde tanımlama ve takip etme olanağı sunuyor. Bu, hem iç pazarda ürünlerin güvenli bir şekilde dolaşımını sağlıyor hem de uluslararası ihracat süreçlerini yönetmeyi kolaylaştırıyor.
Barkodlar, her ürünün benzersiz bir kimlik kazanmasını sağlayarak envanter yönetimi, lojistik ve tedarik zinciri süreçlerini büyük ölçüde iyileştiriyor. Ayrıca, tüketiciler için de kolayca taranabilir olan bu barkodlar, ürünlerin güvenliğini artırıyor ve sahte ürünlerin piyasaya sürülmesini engelliyor.
GS1 Türkiye’nin barkod hizmeti, Türkiye’nin ticaretini daha da rekabetçi hale getiriyor ve ürünlerin izlenmesi açısından güvenilir bir çözüm sunuyor. Bu, Türkiye’nin dış ticaretteki etkinliğini artırarak ekonominin büyümesine katkı sağlıyor.
Günümüzde alışveriş yaparken, kasadan geçerken duyduğumuz “bip” sesi, uluslararası ticaretin dili olarak kabul edilen barkodlar sayesinde tanımlanan ürünlerle ilgilidir ve GS1 Türkiye tarafından bu tanımlamalar sağlanmaktadır.
FARKLI SEKTÖRLERE HİZMET SUNARAK BAŞARIYA ULAŞIYOR
GS1 Türkiye Genel Müdürü Elif Bilgehan Müftüoğlu, perakende, tekstil, ilaç, kozmetik, hızlı tüketim malları, elektrikli ev aletleri gibi birçok sektöre hizmet sunduklarını belirterek, GS1’in oluşumu ve Türkiye’deki faaliyetleri hakkında önemli bilgileri paylaştı. Müftüoğlu, GS1’in hikayesinin, 1960’lerde market çalışanlarının etiket tabancası taşıdığı filmlere dayandığını ve bu tabancanın oluşturduğu iş yükünü hafifletme fikriyle başladığını vurguladı.
GS1, ilk kez 1974 yılında GS1 ürün numarası taşıyan bir sakız paketinin kasada taranmasıyla modern alışveriş deneyiminin temellerini atmıştır. GS1, 1973 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulan Evrensel Ürün Kodlama ile 1977’de Belçika’da kurulan Avrupa Mal Numaralandırma Örgütü’nün birleşmesiyle oluşan, 117 ülkede faaliyet gösteren bir oluşumdur.
Türkiye’de GS1, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde 1988 yılında Milli Mal Numaralandırma Merkezi olarak kurulmuş ve daha sonra 2015 yılında GS1 Türkiye adını almıştır. 2017 yılından itibaren ise TOBB’un kurucusu olduğu bir vakıf tüzel kişiliği altında faaliyetlerine devam etmektedir.
GS1 Türkiye, günümüzde herhangi bir mağazadaki raflarda bulunan ürünlerin %99’unda barkodlarını bulundurmaktadır. Bu barkod numaraları dünya genelinde her gün 10 milyar kez taranmaktadır, yani kasalarda 10 milyar kez bip sesi duyulmaktadır. GS1 Türkiye’nin hizmetleri, farklı sektörlerde etkili bir şekilde kullanılarak iş dünyasına büyük katkı sağlamaktadır.”
GS1 Türkiye Genel Müdürü Elif Bilgehan Müftüoğlu, barkodların kullanımının iş süreçlerini nasıl geliştirdiğini açıkladı. Müftüoğlu, barkodların taranmasıyla satın alınan ürünlerin stoktan otomatik olarak düştüğünü ve stok seviyesi azalan ürünlerin minimum sipariş miktarına göre otomatik olarak yeniden sipariş edildiğini belirtti.
Üretici, dağıtıcı ve satıcı sistemlerinde GS1 numaralarıyla veri alışverişi yapıldığında, stok, sipariş ve sevkiyat süreçlerinin daha etkili bir şekilde yönetildiğine dikkat çeken Müftüoğlu, ürünün nerede olduğunun bilinmesi ve ürün hakkında bilgi paylaşımının sağlandığını vurguladı. Örneğin, COVID-19 aşılarının hangi ilde kaç kişiye uygulandığının anlık olarak takip edilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın GS1 numaralarını kullandığını örnek olarak verdi.
Müftüoğlu ayrıca, adli tıp çalışmalarında kalp pili veya implant numaralarıyla maktullerin kimliklerinin belirlenebildiğini ve eczanelerden ilaç alırken daha önce ne zaman alındığının ve yeniden yazdırılabilme tarihlerinin GS1 numaralarıyla takip edildiğini ifade etti. GS1 Türkiye’nin bu sistemi tüm sektörlere yaymak istediğini ve ilgili kamu kurumlarına ücretsiz destek vermeye hazır olduklarını belirtti.