Çin’in İran’a Yardımı: BeiDou Navigasyon Sistemi
Threadreaderapp sitesinde ve X’te yapılan bir yayına göre, “Çin, İran’a Can Simidi Verdi. BeiDou Olmasaydı, İran Teslim Olabilirdi” denildi. Konu hakkında yazılan içerik incelendiğinde:
“Sisli bir gece, bir İran füzesi karanlığın içinden geçerek doğrudan İsrail Savunma Bakanlığı’nın komuta merkezine çarptı. Patlama, gözetleme yayınlarını anında kesti. Şok dalgaları yakınlardaki mahallelere yayıldı ve birkaç kilometre boyunca binaları salladı.
Bu sırada, Tahran’daki bir komuta odasında, İranlı teknisyenler, koordinatlar gerçek zamanlı olarak güncellenirken bir BeiDou navigasyon terminalini izliyordu. Füze cerrahi bir hassasiyetle hedefe isabet etti. Ekranda, isabet olasılığı eğrisi yükseldi bir dönüm noktasını işaret ediyordu: İran hassas savaş çağına girmişti.
Ve bu atılımı Çin’in BeiDou uydu sistemine borçluydu.
I. BEİDOU’NUN BASRA KÖRFEZİ’Nİ ELE GEÇİRMESİ
2021’de İran ve Çin 25 yıllık kapsamlı bir iş birliği anlaşması imzaladı. Batılı analistler çoğunlukla kritik bir maddeyi göz ardı ettiler: İran’ın Çin’in BeiDou uydu ağına tam erişimi.
Bu tek hat, Orta Doğu’daki güç dengesini sessizce değiştirmeye başladı.
İran, yıllarca Amerikan GPS’inin görünmez kısıtlamalarıyla zincirlenmişti. Füzeleri sinyal parazitlerine karşı savunmasızdı. İHA’ları aldatılabilir veya kaçırılabilirdi. BeiDou ile İran tam navigasyon özerkliği kazandı; füzeleri ve İHA’ları Batı altyapısından bağımsız olarak yönlendirdi.
Teknolojik sıçrama bir savaş alanı avantajı haline geldi. BeiDou’ya bağlı 6 bin’den fazla füzeyle İran’ın doğruluğu metre seviyesinde hassasiyete ulaştı. Saldırı yetenekleri buna göre genişledi.
Hoveyzeh seyir füzesini ele alalım: BeiDou destekli yükseltmelerle menzili artık 2.500 kilometreye ulaşarak ABD Tomahawk’ıyla rekabet ediyor. İran’ın insansız hava araçları ayrıca, İsrail savunmasını alt etmek için BeiDou’nun şifreli sinyal ağı üzerinden koordinasyon sağlayan “akıllı sürü” oluşumları halinde faaliyet göstermeye başladı.
II. ÇİFT KATMANLI ÜSTÜNLÜK: BEİDOU GPS’İ NASIL YENER?
İran’ın BeiDou’yu benimsemesi sadece teknik değildi; stratejik bir zorunluluktu. Dünyanın dört uydu navigasyon sistemi arasında, Rusya’nın GLONASS’ı ve Avrupa’nın Galileo’su yeterli doğruluktan yoksundu. Bu arada, ABD’nin GPS sistemi bir dezavantajdı: kolayca reddedilebilir, manipüle edilebilir ve bir silah olarak kullanılabilirdi.
BeiDou’nun gücü, çift katmanlı uydu yapısında yatıyor: Asya için optimize edilmiş yoğun bir bölgesel takımyıldızı ile güçlendirilmiş küresel bir temel katman. Bu örtüşen mimari, ABD-İsrail ittifakının karmaşık karıştırma ve aldatma çabalarını delebilecek sağlam bir sinyal yaratıyor.
İran’ın füze fırlatmaları sırasında, BeiDou’nun geliştirilmiş Asya sinyalleri Batı’nın elektronik savaşını kesiyor.
III. TESLİM OLMAK MI EGEMENLİK Mİ: STRATEJİK RİSKLER
Alternatif bir gerçeklik hayal edin: İran, Haziran 2025 misillemesi sırasında hala GPS’e güveniyor olsaydı, sonuç felaket olabilirdi. ABD, navigasyonu tamamen kesebilirdi:
Yüzlerce insansız hava aracı uçuş sırasında düşebilirdi.
Seyir füzeleri Akdeniz’e düşebilirdi.
Balistik füzeler yanlış ateşlenebilir ve İran topraklarına çarpabilirdi.
Uydu rehberliği olmayan bir askeri güç kör bir ordudur. BeiDou sadece bir araç değildi; İran’ın egemenliğe ve ulusal onura giden yoluydu.
IV. HASSAS KARŞI SALDIRI: UYDU REHBERLİĞİNİN KANITI
İran’ın Haziran 2025’teki saldırısı duygusal ya da rastgele değildi. Ölçülü, yansıtılmış ve metodikti; karşı saldırı simetrisinin klinik bir göstergesi:
İsrail, İran komuta merkezlerini vurdu → İran, İsrail Savunma Bakanlığı’nı vurdu.
İsrail bilimsel araştırma merkezlerini bombaladı → İran, Rafael Savunma Sistemlerini hedef aldı.
İsrail, IRGC komutanlarını öldürdü → İran, Netanyahu’nun Sezariye’deki özel ikametgâhını vurdu.
İsrail, askeri-endüstriyel tesisleri vurdu → İran, Hayfa Limanı’nı bombaladı.
İsrail, İran’ın ekonomik üssünü hedef aldı → İran, Diamond District, Tel Aviv borsası ve elit banliyölerini vurarak karşılık verdi; İsrail’in ekonomik moraline doğrudan bir saldırı.
Bunlar keyfi darbeler değildi. Bunlar, stratejik tutarlılık ve yüksek doğruluk gösteren, yalnızca güvenilir uydu rehberliğiyle mümkün olan, kasıtlı, eşdeğer karşı saldırılardı.